13 Şubat 2010 Cumartesi

OKUMA KÜLTÜRÜ: BİR SEMPOZYUM VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


Dr. Bülent Akdağ

Ray Bradbury’nin 1951’de yayımlanan “Fahrenheit 451” adlı kitabında, devleti temsil eden itfaiyecilerin görevi yangınları söndürmek değil, kitapları yakmaktır. Halk, evlerinde sadece televizyon izlemektedir; programlar beyin yıkayıcıdır. Düşünmek yasaktır. Evlerinde kitap bulunduran insanlar cezalandırılmakta, yok edilmektedir. Ama direnişçiler bir çıkış yolu bulmuştur: kitaplaşmak... Herkes bir kitabı ezberleyecektir ve kitapları kuşaktan kuşağa taşıyabileceklerdir böylece... Yaşlılar da ölmek üzereyken çocuklara aktarırlar belleklerindeki sözcükleri.. Böylece kitaplar varolmaya devam eder.. Ve hayat...
12 Eylül 1980 darbesi öncesi ve sonrasında TRT’nin siyah beyaz 20.00 haberlerini seyreden halk genellikle ilk haber olarak bir masanın arkasına dizilmiş “tehlikeli” gençleri görürdü. Masanın üzerinde ise silahlar ve kitaplar yanyana dururdu. Böylece yıllarca insanların bilinçaltlarına “kitaplar silahlar gibi tehlikelidir” mesajı iletildi. Düşünmek yasaklandı. Kitaplar yakıldı, yok edildi. Yasak kitap listeleri oluşturuldu. Hatta eğitimcilere, derslerinde kullanmamaları gereken yasak kelimeler resmî genelgeler ile bildirildi. Yayıncılar yüzlerce yıl hapis cezaları aldılar. Kitapçılardan kitap alanlar takip edildi, fişlendi.. Evlerinde kitap bulunduranlar, suçlandı ve cezalandırıldı.
Okumak, dünyayı değiştirmenin ilk adımıdır gerçekten... Sanki, ne kadar okuyorsanız, o kadar varsınız.. Bir kişi olarak kimliğimizin oluşmasında neyi/neleri okuduğumuz belirleyici bir unsur olmaktadır. Seçtiğimiz kitaplar ileride yapacağımız seçimler için de yol göstericidir. Her okur kendi okuma kültürünü oluşturabileceği gibi toplum da bunu bir gelecek tasarımı haline getirebilir. Okuma Kültürü Sempozyumunda Venezüela Başkonsolosu Jose Gregorio Bracho Reyes'in dediği gibi, bunu “yapabiliriz”...
Eğitim Sen’in düzenlediği uluslararası katılımlı Okuma Kültürü Sempozyumu 23-24 Ocak 2010’da İstanbul Zübeyde Hanım Öğretmenevi’nde yapıldı. Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç’ın açış konuşması ile başlayan sempozyumun onur konuğu yazar Vedat Türkali’ydi.
Vedat Türkali konuşmasında yaşadığı toplumsal dönemde varolanları aktardığını, bu yüzden işinin zor olmadığını ironik olarak belirttikten sonra salonda bulunan üçyüz izleyicinin alkışlarını aldı. Daha sonra Yrd.Doç.Dr.Necdet Neydim’in başkanlığında “Türkiye’de Okuma Kültürü: Genel/Kuramsal Yaklaşım” başlıklı panele geçildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Daire Başkanı Mehmet Toprak’ın, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Dr.Zübeyr Bulut’un, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof.Dr.Bülent Yılmaz’ın, Dilbilimci-yazar Yusuf Çotuksöken’in ve eğitimci Akif Coşkun’un katılımıyla gerçekleşen oturumda “okuma kültürü” olgusu ve “okumamanın” nedenleri tarihsel-toplumsal bir perspektiften bilimsel verilerle tartışıldı..
İlk gün öğleden sonraki panel ise “Dünyada Okuma Kültürü” başlığını taşıyordu. Bu oturumda Gazi Üniversitesi’nden Doç.Dr.Kemal İnal’ın başkanlığında Hollanda’dan Marten Kircz ve İsveç’ten Ana Christin Larsson kendi ülkelerindeki deneyimleri paylaştılar.
Paneller sonrasındaki paralel oturumlarda bildiri ve proje sunumlarına geçildi. Beş farklı salonda Prof.Dr.Betül Çotuksöken, Yrd.Doç.Dr.Necdet Neydim, Prof.Dr.Ali Gültekin, Hasan Deniz ve Eğitim Sen eski başkanı Alaattin Dinçer’in başkanlıklarını yaptığı oturumlarda Türkiye’nin değişik illerinden gelen akademisyenler, öğretmenler ve demokratik kitle örgütü temsilcileri okuma kültürünün oluşturulmasına yönelik yöntemleri ve uygulamaları tartıştılar.
Günün son oturumu Venezüela Başkonsolosu Jose Gregorio Bracho Reyes'in kendi ülkesindeki deneyimleri anlatmasıyla gerçekleşti. Reyes, kitapların ücretsiz olarak halka dağıtılabildiğini, okuma kültürünün aşama aşama artırıldığını ve böyle bir toplumsal dönüşümü önce yapabileceklerine inandıklarını ve sonra da yaptıklarını ifade etti.
Sempozyumun ikinci gününde önemli bir proje olan ve uzun süredir yüzlerce öğretmenin katılımıyla gerçekleşen “Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Kitap Katalogları”nın tanıtımı Nabi Belekoğlu tarafından yapıldı. “Kitap Kataloğu” kitabı tüm katılımcılara dağıtıldı ve değerlendirmelerine sunuldu.

Sonrasında Prof.Dr.Necla Kurul, Öner Ciravoğlu, Prof.Dr.Gülçin Alpöge, Erçin Kimmet ve Kadri Çoban başkanlığındaki paralel oturumlarda proje ağırlıklı sunumlar gerçekleştirildi. Öğretmenlerin uyguladıkları yöntemler farklı boyutlarıyla ele alındı ve yeni yöntemler sunuldu. Oturumlar sonrasında sempozyumun alt başlıkları baz alınarak oluşturulan komisyon çalışmaları izleyicilerin katılımıyla dört kategoride gerçekleşmiş ve yazılan raporlar aşağıdaki sonuç bildirgesini ortaya çıkarmıştır:

EĞİTİM SEN
“Uluslararası Katılımlı Okuma Kültürü – Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu” Sonuç Bildirgesi
23-24 Ocak 2010

“Eğitim ve bilim işkolunda en etkin sendika durumundaki sendikamız Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası-Eğitim Sen, bugüne kadar sendikal çalışmalar kapsamında birçok kurultay, panel ve konferans gerçekleştirmiştir. Sendikamızın bu etkinliklerinin en sonuncusu da Uluslararası Katılımlı Okuma Kültürü- Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu olmuştur. Uluslararası Katılımlı Okuma Kültürü- Sorunlar ve Çözüm Yolları Sempozyumu, toplumsal bilgilenme ve bilinçlenmeye dönük kültürel çalışmalara katkı yapmak, ülkemiz için önemli sorunlardan biri olan “okuma kültürü” olgusunu farklı boyutlarıyla ele almak amacıyla düzenlenmiştir.
Sempozyumumuz, sonuçlarıyla önümüzdeki süreçte kültür yaşamımıza ve eğitim anlayışlarına yeni ufuklar açıp katkılar sağlayacaktır. Yaklaşık üç yıldan beri hazırlıklarını sürdüğümüz bir katalog ile taçlanmış olan bu çalışma, alanla ilgili akademik çevrelere, kurumlara, öğretmenlere ve anne-babalara, varolan soru ve sorunlarına yönelik çözüm arayışlarında bir başvuru kaynağı olacaktır.
Yurt içi ve yurt dışından gelen akademisyenlerin, öğretmenlerin, demokratik kitle örgütlerinin ve yazarların çalışmalarını sunduğu sempozyumda, “Türkiye’de Okuma Kültüründe Genel Kuramsal Yaklaşım” ile “Dünyada Okuma Kültürü” farklı boyutları ile ele alınmıştır. Bu bağlamda: (a) Okuma Kültürünün Gelişmesindeki Engeller, (b) Okuma Kültürünü Geliştirmek İçin Ailede Neler Yapılabilir? (c) Okuma Kültürünü Geliştirmek İçin Örgün/Yaygın Eğitim Sürecinde Neler Yapılabilir? (d) Okuma Kültürünü Geliştirmek İçin Kütüphanecilik Medya ve Yayıncılık Alanlarında Neler Yapılabilir? konularına ait bildiriler ve uygulama örnekleri tartışmaya açılmıştır. Bu alt başlıklar kapsamında vurgulanması gereken pek çok sorunun ortaya çıktığı görülmüştür.
Ülkemizde bireylerin kendilerine has farklı okuma kültürlerine sahip olduğu bir gerçektir. Bu durumun ana nedenlerinin başında o bireyin okul ve aile çevresinde edindiği okuma kültürü ya da bilinci gelmektedir. Okuma kültürünün ve bilincinin oluşması önünde çeşitli engeller bulunmaktadır. Bu engeller;
- Kitle iletişim araçlarının (televizyon ve internet) bireylerin yaşamında çok fazla zaman alması,
- Kişilerin alım gücünün yetersiz olması, kitap fiyatlarının yüksekliği ve bu sorunu ortadan kaldırabilecek gelişmiş kütüphanelerin bulunmaması,
- Devletin kültürel yaşama yeterince katkı yapmaması,
- Yetişkinlerin çocukların karşısında bilinçli bir rol model olamamaları,
- Okul halk ve çocuk kütüphanelerinin yetersizliği ve bu alanlarda uzman kütüphanecilerin görevlendirilmemesi,
- Yüksek öğretimde öğretmen yetiştirme sisteminin okuma kültürünü geliştirme anlayışına dönük oluşturulmaması ve bu bağlamda öğretmenlerin çocuk ve gençlik edebiyatını tanımadan mezun olması,
- Öğretmenin mesleki bilgi birikimi ve deneyimini etkin bir şekilde kullanmada kendini yetkili sayamaması,
- Okuma kültürünün geliştirilmesinde plastik sanatlar okuryazarlığının dikkate alınmaması ve bu çerçevede hem görsel hem yazınsal estetik değerlerin eksik bırakılması,
- Yerel yönetimlerin okuma kültürünün gelişmesi için yeterli mekan olanakları sağlamaması olarak karşımızda durmaktadır.
Ayrıca çocuk ve gençlik kitaplarının hedef kitlesinin sorunlarına ve beklentilerine dönük hazırlanmaması, onların gerçekliğini içermemesi, çocuğu bir nesne gözüyle algılaması bu tür kitapların okunurluğunu zorlaştırmakta, çocuğun kitaba olan ilgisini de azaltmaktadır.
Bu engellere karşın, okuma kültürünün geliştirimsi için yapılabilecek pek çok şey bulunmaktadır. Örneğin aile içinde mutlaka kitap okuyan birinin olması gerektiği, evde küçük de olsa bir kütüphanenin bulunması ve yetişkinlerin rol model olabilmesinin önemine dikkat çekilmektedir. Ayrıca;
- Her okulda öğrencilerin gidip kitap alabilecekleri, oturup okuyabilecekleri ve üniversitelerin bilgi-belge bölümünden mezun görevlilerin çalıştığı okul kütüphaneleri oluşturulmalıdır. Bu kütüphanelerde çocuk edebiyatı eserlerine yer verilmelidir.
- Öğretmenler yanında eğitim bileşenleri olan ailelerin de okuma süreçlerine katılımını sağlayacak yaklaşımlar uygulanmalıdır.
- Çocuklara okuma alışkanlığının kazandırılmasında kullanılan ve sonuç alınmayan geleneksel yöntemlerden uzaklaşılmalıdır.
- Çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmada etkili kurumlardan biri olan “çocuk kütüphaneleri”nin kurulması ve işler hale getirilmesi sağlanmalıdır.
- Yeni halk kütüphanelerinin açılması ve halk kütüphanelerinde bulunması gereken kitap sayısının dünya standartlarında belirlenen rakamlara ulaştırılması sağlanmalıdır. Aynı zamanda bu kütüphanelerin çekici ve bölge insanlarının ilgi duyabilecekleri yerlere dönüştürülmesi için düzenlemelere gidilmelidir.
- Okullarda öncelikle Türkçe, edebiyat derslerindeki geleneksel yaklaşımı değiştiren ve eleştirel, yaratıcı okumayı sağlayacak olan düzenlemelere gidilmelidir.
- Üniversite kütüphanelerinin bütçeleri artırılmalıdır ve sürekli açık hale getirilmelidir.
- Okullardaki öğrenciyi merkeze alan etkin bir okuma yaşam alanları oluşturulmalıdır.
- Demokratik kitle örgütleri okuma kültürünü destekleyici zeminler oluşturmalıdır.
- Eğitim sistemimiz okuma kültürünün toplumsal bir yaşam biçimi haline gelmesini sağlayan bir şekilde düzenlenmeli, formel bir yapıya dönüştürülmelidir.
- Öğretmenlerin, okuma kültürünü geliştirme konusunda sorumluluk almaları desteklenmelidir.
Bunun yanı sıra, “okuma kültürünü geliştirmek için yayıncılık, kütüphanecilik ve medya alanında neler yapılabilir?” sorusuna ilişkin olarak yapılan tartışmalarda ortaya çıkan tespitler şu şekilde ifade edilebilir:
- Her şeyden önce ülkemizde bilimsel demokratik laik bir eğitim ve kültür ortamı yaratılmalıdır.
- Yayıncılık alanında neo-liberalizm politikalarına karşıt uygulamalar hayata geçirilmelidir.
- Devlet bir demokratik denetim mekanizması oluşturarak yayıncılık alanını desteklemelidir.
- Nitelikli çocuk kitaplarının yayınlanması, okuma kültürünü yaratan en önemli unsurlardan biridir. Yayınevleri bu konudaki sorumluluklarının bilincinde olmalıdır.
- Yayınevleri profesyonel editörlük kurumunu oluşturmalıdır.
- Eğitim Sen akademisyen, yazar, yayıncı ve demokratik kitle örgütleri işbirliğiyle objektif kriterlere dayalı yayın kataloglarını düzenli olarak çıkarmalıdır.
- Çocuk yayınları, alan uzmanları ve ilgili meslek kuruluşları tarafından belirlenen kriterlere göre değerlendirilmelidir.
- Gazetelerin kitap eklerinde çocuk yayınlarının tanıtımı yaygınlaştırılmalıdır.
- Gazetelerin ticari amaçlarla yaptıkları niteliksiz kitap promosyonları engellenmelidir.
- Medya, okuma kültürünü destekleyecek şekilde yayınlar yapmalıdır.
- Televizyonlar çocuk kitapları için uygun saatlerde zorunlu yayın süresi konmalıdır.
- Medyada okuma kültürünü olumsuz yönde etkileyecek yayınlar ve reklamlar olmamalıdır.
- Öğrencilerin gereksinim duyduğu bilgiye ulaşmada “Medya Okuryazarlığı” dersinin “Bilgi Okuryazarlığı” dersi olarak konunun uzmanları tarafından verilmesi sağlanmalıdır.
- Çocuk kitapları başta olmak üzere kitap dergi vs. okuma kültürünü geliştirmeye hizmet edebilecek nitelikteki ürünlerin üzerinden alınan katma değer vergisinin (KDV) kaldırılması; ücretlilerin ödediği gelir vergisi matrahından belli düzeyde eğitim harcamasına denk düşen tutarın indirilmesini içeren vergisel teşvikler sağlanmalıdır.
Sonuç olarak, sempozyumda tartışılan konular, sorunlar ve bunlara dönük çözüm önerileri toplumsal alanda yeni ufuklar açacak içeriktedir. Bu çözüm önerilerinin ülkemizin kültür ve düşünce yaşamına ciddi katkı yapacağına inanmaktayız. Bir başka inancımız da kültürel çalışmaların aynı kararlıkla sürdürülecek olmasıdır.”

Özgürce okumak umuduyla...

***
Sempozyum fotoğrafları: Azim Şamiloğlu

***
Referans: Akdağ, B. (2010). Okuma Kültürü: Bir Sempozyum ve Düşündürdükleri, Evrensel Kültür Dergisi, Sayı: 218, s.52-54.

Hiç yorum yok: